Uçan Taksiler Yakında Hayatımızda
2050 yılında, dünya nüfusunun %68’inin şehirlerde yaşıyor olacağı tahmin edilmekte. Bugün bu oran %55 oranında seyrediyor. Buna bir de nüfus artışı eklenirse, şehir yaşamcılığının ne kadar zorlaşabileceği ortada. Bitmek bilmeyen trafik sorunu alternatif bulmayı zorunlu hale getirdi. Ama tek sorun trafik değil elbet. Şehir sakinlerini ulaşacakları yere taşıyacak onca aracın yakıtı ve bu yakıtların çevreye vereceği zararları da şimdiden hesaplamamız gerekiyor.
Alternatiflerden biri hava ulaşımı. Ve doğal hava sahasını meşgul etmesi beklenen ilk araçların da taksiler olacağı şimdiden kesinleşti. Elektrikli Dikey kalkış – iniş yönteminin öncüleri olmak için geliştirilmiş 120’nin üzerinde konsept model ve prototip mevcut. Bu tarz şeylerin hepsi insan taşıyabilecek nitelikte değil; bazıları da sadece kargo yahut yük taşıması için tasarlandı. Rekabet git gide kızışıyor. NASA ve Uber’in ABD’deki şehirlerin semalarında uçacak taksiler için anlaşmış olması, bu alana yatırım icra eden büyük havacılık şirketlerinin sayısını aniden artırdı. Boeing ve Aurora Uçuş Bilimleri de benzer bir işbirliği kurarak harıl harıl çalışmaya başladılar. Airbus’ın da bu yarışta üç farklı projeyle yer almaya hazırlandığını ekleyelim.
Uçan otomobillerde yaşanmış olan hayal kırıklığı taksilerle telafi edilecek
X kuşağının hayallerini süsleyen uçan otomobiller gerçek olamayınca büyük bir hayal kırıklığı yaratmıştı. Peki şimdi değişen nedir? Otomobilleri üretemezken iyi mi oluyor da uçan taksilerden bahsedebiliyoruz?
Karbon lifi şeklinde yeni nesil hafif ve güçlü materyaller, güç ağırlık oranını değiştirmeyi başarıp, üstüne 3B baskıyla üretilebilen karmaşık parçalar da eklenince aslına bakarsak uçan otomobillere çok yaklaşmış olduk. Dronlardan elde ettiğimiz deneyimleri de otonom cihazlara uygulayıp test etme şansı hayata merhaba dedi. Şu demek oluyor ki uçan otomobilleri üretebilecek teknolojiye sahibiz. Ama bunlar bizim hayal ettiklerimize değil, mini helikopterlere benziyor.
120’den fazla model tasarlanmış olsa da bunların henüz yalnız birkaç tanesi üretim aşamasına geçebildi. Ve onların da uçarken öğrenmesi hedefleniyor. Öteki bir deyişle, nasıl uçacaklarını bilmiyoruz.
Araçlar hazır olsa da Uçan Taksiler için Şehirler hazır mı?
Uber, uçan taksileri, farklı bir ulaştırma seçeneği olarak görüyor. Hatta bu seçeneği, telefon uygulamalarına ekleyeceklerini dile getirdiler.
Yarıştaki tüm şirketler ve servis sağlayıcıların olağanüstü çabaları bir yana, hala üstesinden gelinmesi ihtiyaç duyulan bazı engeller mevcut. Çünkü gökler çok kısa sürede uçan araçlarla kaplanabilir. Böyle bir hava trafiğinin nasıl yönetilmesi gerektiği yahut güvenliğin hangi kısıtlama ve kurallarla sağlanacağı henüz kararlaştırılmış değil. Tasarım sadeliği de ayrı bir mesele. Bunlar elektrikli olacak ama pil teknolojisi hemen hemen bu şekilde bir ulaştırmanın gereksinimlerini sağlayabilecek duruma erişmedi.
Ek olarak araçların otomasyon teknolojisiyle daha güvenli hale getirilmesi hedeflense de ilk karşılaşacağımız örneklerde birer pilotun bulunması gerekeceği tahmin ediliyor. Sadece bu şekilde hava araçlarını kullanabilecek ticari pilotların sayısının da pek fazla olmadığını hatırlatalım. Öyleyse bunları kim uçuracak? Diyelim ki uçtular, uçan taksiler için kurulması gereken minik havalimanlarını şehirlerde mi konuşlandıracağız? Bunlara ek olarak yeni hava trafiği gürültü sorununa neden olacak. Doğal bu engelleri aşıp göklere yükselebilecek uçan taksilerin ücreti de makul seviyede olmalı ki kara trafiğini gerçekten azaltabilsin.
İşte bunun başarılabilmesinin tek yolu, hava dolmuşu uygulamasını da başlatmak olabilir.
”Teknoloji Önüne Kattı Götürüyor ama Nereye?” adlı yazımızı okumak için tıklayın.