Öncelikle bir bakalım, hatırlayalım neydi bu sevgililer günü denen şey…neyin nesiydi…nerden çıktı…kimden çıktı… Her fırsatta tabir caizse ‘gavur icadı “diye yaftayı yapıştırdığımız o günlerden değil mi yoksa bu sevgililer günü.
Bize has bir şey mi? Tabi ki hayır. Cevap gayet açık ve net. Bir hediye çılgınlığının içine düştüğümüz, mağaza mağaza dolaşıp ne alsak acaba diye günler hatta haftalar öncesinden dertlendiğimiz bu günün asıl adı “Aziz Valentin Günü “. Bizim bu yere göğe sığdıramadığımız tarih olan 14 Şubat’ın aslı Roma Katolik kilisesine dayanıyor. Kilisenin din adamlarından olan Valentin’in bir Hristiyan çifti gizli bir şekilde evlendirmesi sonucu dönemin İmparatoru 2.Claudius tarafından idam edilmiştir. İşte bunun üzerine Hristiyan alemi 14 Şubat’ı, Aziz Valentin Günü ilan edip kutlamaya başladı.
İlginizi çekebilir: Düşünceli Olmak Ayrıcalıktır!
Yani, şunu bilmekte fayda var; bizim romantizmle diz dize oturuyor sandığımız, kırmızı güllerle, kalpli balonlarla süslediğimiz 14 Şubat sevgililer günü, Katolik bir din adamının öldüğü günü temsil ediyor aslında.
Tarihsel açıdan baktığımızda Aziz Valentin’in o dönemin şartları altında vermiş olduğu mücadele takdire şayandır elbet. Kavuşamayan sevgilileri kavuşturup bunun bedelini canıyla ödemiş. İyi de, şimdi bir gariplik var bu durumda. Toplumsal ve dini açılardan bakıldığında bizimle hiçbir şekilde bağdaşmayan bir günü, baya yoğun aktivite bombardımanı altında kutluyoruz biz. Neredeyse Aziz Valentin’e bir helva kavurmadığımız kalıyor.
Sevgililer Günü Çılgınlığı
Oysa ki; 14 Şubat da hediye kuyruğuna giren, romantik ortamlar yaratıp eşinin, sevgilisinin aklını başından almaya çalışan kişilerin çoğu, eşlerinin doğum günü tarihi sorulduğunda, evlilik yıldönümleri geldiğinde birdenbire hepsini unutuveriyor.
Ne kolay dimi günler öncesinden TV de, sosyal medyada, yazılı basında defalarca tekrarlanan bir tarihin arkasına sığınıp herkesle birlikte, ne anlama geldiğini bile bilmediğiniz bir günü, en sevdiğiniz insana armağan diye sunmak. Ne kolay dimi, aslında onun için özel olan, sizin için özel olan bir gün yerine, başkalarının adını koyduğu bir günle herkesleşmek. Onun hoşlanacağı şeyler yerine, birileri tarafından seçilmiş bir hediyeyi alıp ona vermek. Sevgililer gününde ne alınır, sevgililer gününde nereye gidilir? Sevgililer gününde kırmızı gül. Sevgililer gününde kalpli balon. Hepsi de ne kadar göz alıcı. Kocaman süslü kutuların içine sığdırılmış, başkalarından çalıntı, özenti hediyeler.
Sevgi eğer bir güne sığdırılıyorsa, 14 Şubat yetiyorsa tek başına bir gün olarak sevgiye ve sevgiliye, geri kalan 364 gün, unutulmaya, sevgisizliğe, ilgisizliğe ve kalplerin binlerce parçaya ayrılmasına olanak sağlıyor ve bunu meşru kılıyorsa, devam edin bu günü kutlamaya. Aziz Valentin Gününü kutlayın.
Sevgi, Sadece Sevgililer Gününde mi Sevmektir!
Herkesle birlikte aynı güne aşkınızı sığdırmaksa sizin gözünüzde sevgi,” ey yâr” diye başlayan onlarca şiir, binlerce dize 14 Şubat sevgililer günü yüzü suyu hürmetine yazıldı sanıyorsanız, aşkından dağları delen Ferhat’ı, deli divane olan Mecnun’u, Kerem ile Aslı’yı sevgililer günü karakterleri gibi görüyorsanız çok yanılıyorsunuz. Onlar için piyasaya servis edilmiş özel günler, kutlama mesajları falan yok diye, onların sevdadan, aşktan anlamadığını, destanlarının aşka dokunmadığını sanıyorsanız da çok yanılıyorsunuz.
Herkesin aşkı, sevda türküsü, içindeki yangın yeri kendi hayatinin destanıdır aslında. Sizin aşkınız, sizin destanınızdır yazmayı ve söylemeyi bilirseniz. Başkalarının sözcükleriyle, başkalarının saatleriyle, başkalarının hayatlarıyla can vermeye çalışmadığınız sürece sizindir. Ve size özeldir.
14 Şubat’ta herkes çiçek alıyor diye aldığınız kocaman bir buket gül değil, herhangi bir gün içinizden geldiği için aldığınız bir buket papatya sizindir. 14 Şubat’ta herkes romantik akşam yemekleri düzenliyor diye gittiğiniz mekan değil, herhangi bir akşam kendi ellerinizle hazırladığınız bir yemek sizindir.
Onunla hayatın her anının tadını çıkarmanıza vesile olan her şey…bir bardak çay, bir fincan kahve, izlediğiniz film, dinlediğiniz şarkı, yürüdüğünüz yollar, sustuğunuz anlar…onu yanınızda kılan ve yanınızda olmasına imkân sağlayan her şey sevgili ve değerlidir aslında.
Evrensel anlamda kutlanan özel günlere karşı bir tepki ya da kabul etmeme durumu değil anlatmak istediğimiz burada. Sadece sevgi gibi, sevgili gibi kıymetli bir varlığın, anlamca çok da örtüşmeyen bir gün içerisine sıkıştırılıp herkesleştirilmesi hareketinin doğru olmayışını ifade etmek. Çünkü her yürek başka sever. Her yürek başka yaşar sevdayı. Herkes kendi yüreğinin yettiğince emek verir sevgisine. Herkesin sevda yeşili başka tonda olur bahar gelince. Ve sen sevgini, başkalarının dilinden ve başkalarının gözünden anlatırsan sevdiğine, senin sevda masalın olmaz o. O masalın kahramanları siz değilsinizdir o zaman. Yazılmış ve çizilmiş bir masalı yaşıyor olursunuz sadece.
Öyle büyük şeyler beklemez bizden sevgi. Sadece yürek işidir. Ne güzel demiş Nazım Hikmet
Sevmek için “yürek “, sürdürmek için “emek “gerek.
Sevgi ne boğazda, ne mum ışığında yemek yemek
Ne de pahalı bir pırlanta demek.
Sevgi; bir lokmada iki mutlu insan demek.
Sevgiyle kalın…
This Post Has 2 Comments