Geleceğe yönelik yapılan tüm yatırım ve planlamalar şüphesiz ki hepimizi ilgilendiren bir konudur. Kimi yastık altı, kimi de banka hesabındaki birikimi ile ileriye yönelik yatırım yapmayı amaçlamaktadır. Bazen insan sadece kendini değil, aile bireylerini de bu anlamda düşünmek ve yatırımını buna yönelik planlamak durumunda kalır. Geleceğinizin ne kadar iyi ve amaçladığınız yaşam standartlarının ne kadar yüksek olmasını hedefliyorsanız, bu hususta o kadar çok çalışmanız ve emek harcamanız gerekecektir. Daha iyi bir eğitim, daha iyi bir meslek, daha iyi koşullarda bir yaşam, daha ayrıcalıklı bir benlik, hep daha iyisi için uğraşmakta insanoğlu. Bu hep böyledir ve böyle bilinir. Daha iyi bir hayat istiyorsan, daha çok çalışmalısın. Daha çok çalışmalısın ki, daha iyi bir geleceğin olsun. Peki, ilerisini gereğinden fazla düşünmek tedbirli ya da temkinli olmak mıdır sizce? Ve bu kadar çok geleceğe yönelmişken, anı ne kadar verimli yaşayabiliyorsunuz gerçekten?
Geleceği Gereğinden Fazla Düşünmek “Tedbir” Değil “Endişe”dir!
Uzmanlar bireylerin artık tedbirden ziyade endişe kaynaklı bir yaşam sürdürdükleri görüşündedirler. Daha iyi bir gelecek için insanların daha hırslı olarak, yoğun bir süreçte çalıştıklarını ve bunun da birçok sorunu beraberinde getirdiğini öne sürmektedirler. Hırs her zaman takdir edilecek bir durum değildir. Hırs aşırıya kaçıldığında kişiliğinizi bile etkileyebilir, daha depresif, mutsuz ve bencil bir kişiliğe bürünebilirsiniz. Siz her ne kadar bunun farkına varamasanız da, zamanla çevrenizden soyutlanıyor olmanız, bunun bir göstergesi olarak kabul edilmektedir. Kişiliğinizin olumsuz yönde ilerlemesi, çevrenizdeki insanların da zamanla uzaklaşmasına sebebiyet verecektir. Hırslarınız artık hayatınızın büyük bir bölümünü kapsıyor ve sağlığınızı, zamanınızı ve bakış açınızı olumsuz yönde etkilemeye başlıyor ise, önlem almanın zamanı gelmiş demektir.
Geleceğe Yönelirken Bugününüzü Ziyan Etmeyin!
Geleceğe yönelik ne kadar çok endişe yaşar ve bu anlamda tedbirli olmak adına hırslarınıza yenik düşerseniz, yaşadığınız hayatın tadı o kadar anlamsız ve acı olur. Hayat koşuşturmasında ve bugünkü yaşam koşullarında geleceğe yönelik endişe ve kaygı duymak elbette doğal bir süreçtir fakat burada önemli olan endişe ve kaygıları kontrol edebilmektir. Bu durum sadece gelecek ile ilişkili değildir hayatı doğrudan yaşarken de böyle olmalıdır. Olmamış durumlar için “ya olursa” mantığı ile hareket etmek, bugününüzü, dahası hayatınızı ziyan etmekten başka bir amaca hizmet etmeyecektir. Olayları, durumları, zamanı geldiğinde düşünmenin, yorumlamanın ve anlamlandırmanın daha sağlıklı olacağı kesindir. Zamanın ne kadar çabuk geçtiği şüphesiz ki hepimizin sık sık düşündüğü ve hatta sıkça dile getirdiği bir durumdur. Zamanın su gibi akıp gittiği bu gerçek ile gelecek sürekli plan yapmanıza izin verebilecek bir süreç değildir.
Hayatın Anlamı Yaşadığınız Anda Gizlidir!
Hatıralarınız yaşadığınız anlardan ibarettir. Bugününüzü ne kadar mutlu ve dolu dolu yaşarsanız, anı ve hatıralarınız bir o kadar güzel şekillenecektir. Hayatı bu kadar stresli yaşamaktansa, hayatın tadını çıkararak yaşamak en doğrusudur. Geleceğe yönelik yatırımlarınızı sağlığınızı bozmadan, zamanınızı sadece buna adamadan ve anı kaçırmadan planlamalısınız. Yatırımlarınızı ileride oluşabilecek sağlık sorunlarınız için harcamaktansa, sağlığınızı şimdiden korumanız daha yerinde olacaktır. Sevdiklerinize, ailenize ve kendinize ayıracağınız zaman ve kazanacağınız dostluklar geleceğin en güzel yatırımıdır.
”4 Adımda Asosyallikten Sosyalliğe” adlı yazımıza okumanızı öneriyoruz. TIKLA