Sevgili babacığım;
Aslında sana mektup yazarak değil de, karşılıklı konuşmak isterdim. Her zaman seninle bir yerlerde buluşup, bir şeyler içmeyi, dertleşmeyi hayal etmişimdir. Ama hep hayal olarak kaldı. Hiçbir zaman gerçekleşmedi. Seninle sesini yükseltmeden konuşmak mümkün olmuyor. Hemen bağırmaya başlıyor, beni hiç dinlemiyorsun. Nitekim son defada yine öyle olmadı mı? ‘’Ne oldu kızım. Seni üzen nedir? Gel anlat bakayım bana’’ dedin mi? Yahut da aradan bu kadar zaman geçti, bir aradın sordun mu? Ne oldu sana baba? Sen böyle olacak adam mıydın? Ne oldu senin o şefkatli yüreğine, altın gibi kalbine?
Askerde sana ‘’baba’’ derlermiş. Bana kaç kere babalık yaptın baba!? Baba olmak çocuk sahibi olmak mı yalnızca? Yoksa eve para getirmek, ihtiyaçları gidermek mi? Peki benim ihtiyaçlarımı hiç giderdin mi baba? En çok isteğim olan şeyi, sevgiyi verdin mi? Bana bir kere sarıldın mı? ‘’Benim güzel kızım’’ deyip başımı okşadın mı? Bir kere öptün mü baba? Bunlara bile gerek duymadın. Belki annem diğer anneler gibi şefkatli, yumuşak huylu bir anne olsaydı senin boşluğun böyle büyük olmayacaktı…
Çocukken senin askerde yazdığın şiir defterini okudum. Hep sevgi ve aşk üzerine yazılmış şiirler. Ne oldu sana baba? Nasıl bu kadar değişebildin?
Annemle iyi geçinebildiğin sürece (ki buda fazla uzun sürmüyor) vardın hep. Sende iyiydin bana, torunlarına karşı. Ama onunla en küçük bir sürtüşmede dahi sen yok oluyorsun. Hemen taraf oluyorsun. Annem bunu bildiği için istediği gibi davranıyor, istediği gibi laf sokuşturuyor. Kocasından bir çekincesi yok ki!
Erkek kardeşimin düğününde hiç olmayacak bir sebepten yine bana yaptı yapacağını. Benim öz kardeşimin ne kınasına, ne gelin almasına ne de düğününe çağırmadı. Peki sen ne yaptın baba? ‘’Hani benim kızım nerede, o niçin çağırılmadı’’ dedin mi? ‘’O da gelecek mutlaka’’ diye masaya yumruğunu vurdun mu? Hayır! Senin için tek geçerli olan annemin memnuniyeti, onun görüşleri ve istekleri. Ona uymayan, ters gelen her şeye sende karşısın. Neden baba?
Ben sana ne yaptım? Beni bu kadar kolay silebilecek ne kötülükte bulundum? Seni utandırıp, onurunla namusunla mı oynadım da beni gözden çıkardın? Daha 15 yaşındayken bile mahallenin gençlerinden gelen arkadaşlık tekliflerini hep seni düşünerek geri çevirdim. Aman babamın bir adı var. Bir laf getirmeyeyim dedim. Hiç kimseyle flört etmeden, gezip tozmadan, camdan bile bakmadan evlenip çıktım kapından. Benim hiç canım yok muydu baba? Peki sen benim için ne yaptın? Sen unutmuş olabilirsin ama ben katiyen unutmadım. İlkokulu bitirdiğim sene sen ‘’okula gidecek mi bu hanım’’ dedin. O zamanlar annemle rahmetli babaannem küstü. Annem işe girecekti. Kız kardeşim 4 erkek kardeşim 2 yaşındaydı. Bense 11. Annem sana ‘’hayır’’ dedi. ‘’Okula gidecekte çocuklara kim bakacak?’’ O sırada babaannem benim ağlamalarıma kıyamadı. Sana ‘’bu çocuğu okula gönder 1.sınıfın masraflarını ben vereyim’’ dedi. Sen anneme gidip bunu söylediğinde, annem ‘’ 1.sınıfı verecekte öbür sınıflar ne olacak? Çalışacağım ben, emekliliğimi kazanacağım. Oda çocuklara bakacak’’ dedi ve olay kapandı. Böylece tahsil hayatım sona erdi.
11 yaşında 2 çocuğun sorumluluğunu verdi üzerime. Akranlarım okula giderken, sokakta oynarken, ben kardeşlerime bakıyordum. Yıllar sonra ben çalışmak mecburiyetinde kaldım. Haber verdim anneme, torununa bakması için. ‘’Ben bakamam, uğraşamam’’ dedi. Kestirdi attı. Bir daha da ne aradı ne de sordu. Senin torununa sabahtan öğlene kadar alt komşum, Öğleden akşama kadar üst komşum baktı. Ben böyle hayat mücadelesi verirken ‘’çalıştığı yerde hep erkek var diyor baban’’ diye laf çıkardı. Hiçbir zaman diğer anneler gibi sahiplenici, arkalayıcı olmadı. Kafası hep entrika, hep düzen dolu oldu. Hiçbir zaman evlatlarına kol kanat geren bir anne olmadı. Yalnız kendini düşündü. Hep menfaatine yarayan insanları sevdi, onlarla görüştü. Evlatları onun için bir önem taşımadı.
Örtü meselesine gelince; yıllarca başım açık geziyorum diye bana kötü kadın muamelesi yaptı. Başımızı örttük. Zannettik ki artık anamız bizi yere buza koymaz ama nafile. Ne yapsak olmuyor, yaranmıyoruz. Madem örtü onun için bu kadar önemli, niye kız kardeşim örtünmüyor baba? Yoksa bana günah olan ona günah değil mi?
Bizlerden başka kimin var baba? Şöyle bir düşün. Babaannem gitti, amcam zaten yok. Sadece evlatların var. Bir zamanlar babaanneme sahip çıkamadın. Annem yeni evlere taşınırken ‘’ ananı istemiyorum, birazda öbür oğlunda kalsın. Yoksa boşanırım’’ dedi. Hem de bunu önüne gelene söyledi. Duymayan kalmadı. Kadıncağız kalktı bize geldi. Aylarca kaldı da bir kez arayıp sormadın, soramadın. Ondan sonra annem ne hikmetse babaannemin geri gelmesine razı oldu. Rahmetli seni çok severdi baba. ‘’Babaanne gitme. Bak seni istemediler. Kaç aydır arayıp sormadılar. Gitme!’’ dedim de bana ‘’ ben babana çok alışkınım. Onsuz olmuyor. Onu görmeden gözüme uyku girmiyor. Gideyim ben, gideyim’’ diye bana yalvardı, kıyamadım. Meğer annemin razı olmasının sebepleri varmış. Hiç çıkarı olmadan kararından cayar mı? Kadıncağızın dairesini elinden aldı, 2 kardeşi mahkemelik etti. Ama hiç Allah’tan korkmadı.
Sen delikanlı adam mısın baba? Benim bildiğim delikanlılık, köşe başında dikilip tespih sallamak değildir. Camiye yardım toplayıp, oraya buraya koşturmakta değildir. Benim bildiğim delikanlılık bir sorun olduğu zaman iki tarafı da güzelce dinleyip, haklıyı haksızı muhakeme edip, ona göre uzlaşıcı bir zemin hazırlamaktır.
Evlatlarına sahip çıkacak mısın baba? Bak erkek kardeşime, bak bana ikimizde ne kadar sorunlu, ne kadar sinirli birer yetişkin olduk. Bunda en büyük suç annemin. Erkek kardeşim daha 17 yaşındayken eve ekmek getirmiyor, para vermiyor diye kendisi yazlıklara gidip mangal yapıyor. Çocuğu da evde tek bırakıp, kuru ekmeğe talim ediyor. Ben buna gözümle şahidim. İçine de siniyordu üstelik. Ana bu! Ama rahmetli babaannem bir tepsi börek yaptığı zaman ucundan elletmezdi sen geleceksin diye. O da ana işte.
Benim söyleyeceklerim bundan ibaret baba. Gerisi sana kalmış. Yalnız şunu bil ki; seni hep sevdim, her zaman da seveceğim. İçimde sana karşı hiçbir zaman kin olmadı. Senin en büyük hatan bu kadınla evlenmek olmuş. Bu kadar sevgisiz, bu kadar hesapçı bir insanı nasıl sevebildin? Bizim de arkadaşlarımızın anneleri gibi yumuşacık, merhametli, sevgi dolu bir anamız niye yok? Peki böyle olmasında senin hiç mi suçun yok?
Hoşça kal babacığım. Seni seviyorum.